Cumartesi, Nisan 17, 2010

Gogol'ün Defteri





İTÜ MASLAK KAMPÜSÜ-KSB ODİTORYUM

12 MAYIS 2010 ÇARŞAMBA
SAAT:18.30
İTÜ'DE SON OYUN


Tüm öyküler içinde o en acıklısıdır

Acıklıdır çünkü bizi gülümsetir; Kahraman haklıdır

Ve hep doğruyu arar ; -kötülüğü engellemek

Tek amacıdır ve kaybedeceği davalarda savaşmak

Tek ödülü: Erdemliliğidir onu çıldırtan!

Ama serüvenleri hazin şeylerdir

Ve daha da hazin olan bu gerçek destanın bütün düşünenlere

Sunduğu o büyük ahlaki öğretinin boşunalığıdır.


Byron’un Don Kişot için kaleme aldığı bu satırlar tekrar tekrar okunduğunda akla cemaatlerinden kopup kendilerini kitaplarla bir odaya kapatan yazarları getiriyor. Gerçekten de düşündükleriyle/ürettikle riyle kendi dahil her şeyi karşısına alan bir sanat, yel değirmenlerine saldırmaktan ibaret midir? Hayat böyle her şeyin ötesinde bir ideal talep eder mi bizlerden? Bir hakikat meselesi olarak çıkılan bu yol dünyanın saçmalığı karşısında duyulan öfkeyle bir yok oluşa mı götürür insanı ve insanın elinden bunları anlatmaktan öte ne gelebilir? Bir yazının başı için – hele de program dergisi için yazılan- fazla öfkeli ve beraberinde fazlasıyla uzun bir tartışmayı getirmesi muhtemel uzun sorular bunlar...

Velhasıl, Çiçikov ve etrafındakiler üzerinden, insanoğlunun dünyevi hırslarının nasıl bir cehennem yarattığının gösterimi olarak okunabilecek Ölü Canlar romanı, Gogol ile birlikte düşünüldüğünde böyle derin sulara çekiyor bizleri.Buradan itibaren Gogol’ün tüm edebiyatıyla birlikte en büyük ve yarım kalmış eseri Ölü Canlar’ı şekillendirdiğ i bir oyun metni oluşuyor. Gogol de arayışıyla sürüklenirken; metnin –ve belki yaşadığı zamanın- Byron’un bahsettiği anlamda Don Kişot’u olarak çıkıyor karşımıza...Ve bu esnada sahne de yaşam öyküsüyle edebiyatın; gerçekle kurgunun; sorularla cevapların karıştığı bir karnaval alanına dönüşüyor. Grup, bunlar ve daha fazlasını düşündürme umuduyla yine tamamlanmamış bir prodüksiyonla -yolculuk sırasında soluklanmak için verilen bir ara olabilir bu- kendi sanat biçimini, duruşunu, kaygılarını sorgulayarak çıkıyor seyirci karşısına.

Az yaşıyoruz, az görüyoruz, az biliyoruz; bari hayal edelim.

İyi seyirler...

Gogol Hakkında : Nikolay Vasilyeviç Gogol Rus edebiyatında gerçekçiliğin öncüsü olarak anılan bir yazardır. Dikanka Yakınlarında Akşam Toplantıları adlı eseriyle üne kavuşmuş ve sonraki yıllarda manevi anlamda en çok etkileneceği insanlardan biri olan yazar Puşkin'le tanışmıştır. Edebiyat serüvenine annesinden ve anneannesinden dinlediği Ukrayna öykülerini derleyerek Mirgorod , Taras Bulba ve ardından Burun,Delinin Defteri gibi hikayeleri, Müfettiş adlı oyunu yazmıştır. Müfettiş’e gelen eleştiriler üzerine, kendini zaten fiziksel olarak hastalıklı sayan Gogol yurtdışına kaçmıştır. Yurtdışında, Puşkin'in “Artık büyük eserini yazmalısın” öğüdü ile verdiği konu üzerine düşünerek Ölü Canlar adlı eserini tasarlamaya başlamıştır. Yazım sürecinde, eserin Dante'nin İlahi komedyası gibi olmasını tasarlamış, ve üç cilt halinde düşünmüştür. İlk cildinde insanlara yarattıkları cehennemi gösterecektir Gogol, ardından herşeyin dengeye kavuştuğu Araf kısmı ve en sonunda sonsuz güzelliğin yeryüzünde yaratılmasıyla cennet oluşacaktır. Gogol yazarken kendisini Rusya’nın nasıl olması gerektiğini öğreten, tanrının sesi olarak düşünüyordu. Birinci cildin basımından sonra, ikinci cildi yazmaya başladığında Gogol artık romanda ilerleyememeye başlamıştı. O, tanrının sesi olmalıydı, fakat yazdıkça bir türlü iyiliğe ulaşamıyordu. Eserin başkahramanı Çiçikov’un şeytani yanını kurtuluşa erdirememişti. Yazamadıkça daha çok dine döndü Gogol. Rusya’da tanıştığı bir papazın etkisiyle giderek yazdıklarıyla dinine ihanet ettiğine inanmaya başladı. En sonunda yazdığı bütün elyazmalarını yakarak, ölümüne yol açacak bir oruca başladı.

Uyarlanırken Kullanılan Metinler:

Ölü Canlar, Roman,Nikolay V.Gogol

Ölü Canlar,Oyun, metinleştiren Arthur Adamov

Gogol’ün Kısa Öyküleri: Portre,Burun, Delinin Defteri

Hamlet,William Shakespeare,ç eviren Can Yücel


Oyuncular

Asım Öner,Bekir Fincan,Cenk Külçe,Damla Dönmez,Damla Keskin,Duygu Yağcı,Eda Kılınçarslan,Ezgi Taşçı, Gözde Kutlu, Hakkı Usta, Halil Doğan, İldem Pişkindemir, Kadir Kurumbay, Kübra Tüne, Mehmet Haşim Acanal, Mert Baştuğ, Mert Kartaltepe, Merve Şen, Merve Giray, Muhlise Başak Buluttekin, Ozan Fırat, Özlem Tıpırdamaz ,Sema Saraç, Seray Duruçalı, Simge Topçu, Şule Akın,Tuna Başer

Sahne Çalıştırıcısı

Volkan Çıkıntoğlu

Reji Danışmanı

Onur Çakmak

Dramaturji

Timis Oyuncuları

Müzik Tasarım

Boran Mert,Şule Akın,Merve Giray

Işık Uygulama

Muhammed Sadık Özçelik


Timis Oyuncuları Mezun Kadrosuna,
Afiş tasarımına katkılarından dolayı Cihan Büyükakkaş ve Mustafa Yağcı’ya,

Cemal Karakuş’a, İlayda Nur Oksal’a,

İTÜ Sahnesi'ne, Taşkışla Sahnesi’ne,
Ayrıca, İTÜ Rektörü Prof. Dr. Muhammet Şahin'e, KSB Eşbaşkanları Doç.Dr. Hakan Akyıldız ve Yard. Doç. Dr. Özgür Üstün'e,

Yasemin Macar'a, Namık Abi'ye, Ersin Abi'ye ve Nihat Abi'ye
ve tabi ki ailelerimize
Teşekkür Ederiz...

Teşekkürler...




tiyatro miyatrodur...!

gogol'ün defteri


Tüm öyküler içinde o en acıklısıdır

Acıklıdır çünkü bizi gülümsetir; Kahraman haklıdır

Ve hep doğruyu arar ; -kötülüğü engellemek

Tek amacıdır ve kaybedeceği davalarda savaşmak

Tek ödülü: Erdemliliğidir onu çıldırtan!

Ama serüvenleri hazin şeylerdir

Ve daha da hazin olan bu gerçek destanın bütün düşünenlere

Sunduğu o büyük ahlaki öğretinin boşunalığıdır.


Byron’un Don Kişot için kaleme aldığı bu satırlar tekrar tekrar okunduğunda akla cemaatlerinden kopup kendilerini kitaplarla bir odaya kapatan yazarları getiriyor. Gerçekten de düşündükleriyle/ürettikleriyle kendi dahil her şeyi karşısına alan bir sanat, yel değirmenlerine saldırmaktan ibaret midir? Hayat böyle her şeyin ötesinde bir ideal talep eder mi bizlerden? Bir hakikat meselesi olarak çıkılan bu yol dünyanın saçmalığı karşısında duyulan öfkeyle bir yok oluşa mı götürür insanı ve insanın elinden bunları anlatmaktan öte ne gelebilir? Bir yazının başı için – hele de program dergisi için yazılan- fazla öfkeli ve beraberinde fazlasıyla uzun bir tartışmayı getirmesi muhtemel uzun sorular bunlar...

Velhasıl, Çiçikov ve etrafındakiler üzerinden, insanoğlunun dünyevi hırslarının nasıl bir cehennem yarattığının gösterimi olarak okunabilecek Ölü Canlar romanı, Gogol ile birlikte düşünüldüğünde böyle derin sulara çekiyor bizleri.Buradan itibaren Gogol’ün tüm edebiyatıyla birlikte en büyük ve yarım kalmış eseri Ölü Canlar’ı şekillendirdiği bir oyun metni oluşuyor. Gogol de arayışıyla sürüklenirken; metnin –ve belki yaşadığı zamanın- Byron’un bahsettiği anlamda Don Kişot’u olarak çıkıyor karşımıza...Ve bu esnada sahne de yaşam öyküsüyle edebiyatın; gerçekle kurgunun; sorularla cevapların karıştığı bir karnaval alanına dönüşüyor. Grup, bunlar ve daha fazlasını düşündürme umuduyla yine tamamlanmamış bir prodüksiyonla -yolculuk sırasında soluklanmak için verilen bir ara olabilir bu- kendi sanat biçimini, duruşunu, kaygılarını sorgulayarak çıkıyor seyirci karşısına.

Az yaşıyoruz, az görüyoruz, az biliyoruz; bari hayal edelim.

İyi seyirler...

Gogol Hakkında : Nikolay Vasilyeviç Gogol Rus edebiyatında gerçekçiliğin öncüsü olarak anılan bir yazardır. Dikanka Yakınlarında Akşam Toplantıları adlı eseriyle üne kavuşmuş ve sonraki yıllarda manevi anlamda en çok etkileneceği insanlardan biri olan yazar Puşkin'le tanışmıştır. Edebiyat serüvenine annesinden ve anneannesinden dinlediği Ukrayna öykülerini derleyerek Mirgorod , Taras Bulba ve ardından Burun,Delinin Defteri gibi hikayeleri, Müfettiş adlı oyunu yazmıştır. Müfettiş’e gelen eleştiriler üzerine, kendini zaten fiziksel olarak hastalıklı sayan Gogol yurtdışına kaçmıştır. Yurtdışında, Puşkin'in “Artık büyük eserini yazmalısın” öğüdü ile verdiği konu üzerine düşünerek Ölü Canlar adlı eserini tasarlamaya başlamıştır. Yazım sürecinde, eserin Dante'nin İlahi komedyası gibi olmasını tasarlamış, ve üç cilt halinde düşünmüştür. İlk cildinde insanlara yarattıkları cehennemi gösterecektir Gogol, ardından herşeyin dengeye kavuştuğu Araf kısmı ve en sonunda sonsuz güzelliğin yeryüzünde yaratılmasıyla cennet oluşacaktır. Gogol yazarken kendisini Rusya’nın nasıl olması gerektiğini öğreten, tanrının sesi olarak düşünüyordu. Birinci cildin basımından sonra, ikinci cildi yazmaya başladığında Gogol artık romanda ilerleyememeye başlamıştı. O, tanrının sesi olmalıydı, fakat yazdıkça bir türlü iyiliğe ulaşamıyordu. Eserin başkahramanı Çiçikov’un şeytani yanını kurtuluşa erdirememişti.Yazamadıkça daha çok dine döndü Gogol. Rusya’da tanıştığı bir papazın etkisiyle giderek yazdıklarıyla dinine ihanet ettiğine inanmaya başladı. En sonunda yazdığı bütün elyazmalarını yakarak, ölümüne yol açacak bir oruca başladı.

Uyarlanırken Kullanılan Metinler:

Ölü Canlar, Roman,Nikolay V.Gogol

Ölü Canlar,Oyun, metinleştiren Arthur Adamov

Gogol’ün Kısa Öyküleri: Portre,Burun,Delinin Defteri

Hamlet,William Shakespeare,çeviren Can Yücel


Oyuncular

Asım Öner,Bekir Fincan,Cenk Külçe,Damla Dönmez,Damla Keskin,Duygu Yağcı,Eda Kılınçarslan,Ezgi Taşçı, Gözde Kutlu, Hakkı Usta, Halil Doğan, İldem Pişkindemir, Kadir Kurumbay, Kübra Tüne, Mehmet Haşim Acanal, Mert Baştuğ, Mert Kartaltepe, Merve Şen, Merve Giray, Muhlise Başak Buluttekin, Ozan Fırat, Özlem Tıpırdamaz ,Sema Saraç, Seray Duruçalı, Simge Topçu, Şule Akın,Tuna Başer

Sahne Çalıştırıcısı

Volkan Çıkıntoğlu

Reji Danışmanı

Onur Çakmak

Dramaturji

Timis Oyuncuları

Müzik Tasarım

Boran Mert,Şule Akın,Merve Giray

Işık Uygulama

Muhammed Sadık Özçelik


Timis Oyuncuları Mezun Kadrosuna,
Afiş tasarımına katkılarından dolayı Cihan Büyükakkaş ve Mustafa Yağcı’ya,

Cemal Karakuş’a, İlayda Nur Oksal’a

Teşekkürler...


tiyatro miyatrodur...!