Pazartesi, Nisan 18, 2005

Bildirim Hakkında

İTÜ Tiyatro Kulübü TİMİS Oyuncuları, ünlü Çek oyun yazarı Václav Havel’in “Bildirim” adlı oyunu ile ilk defa seyirci karşısına çıkıyor. 2005 yılının şubat ayında İTÜ Kültür ve Sanat Birliği bünyesinde kurulan TİMİS Oyuncuları, çoğunluğu önceden İTÜ Tiyatro Kulübünde tiyatro yapmış İTÜ öğrencilerinden oluşmuş ve yine aynı çatı altında ayrı bir çalışma başlatmıştır. Zamanla çalışmaların bir oyunla değerlenebileceği düşüncesi, bize çekici gelen bir oyunun bulunmasıyla somutlaşma imkanı yakalamıştır. Bu çekicilikten kasıt, oyundaki derdin oyuncular tarafından sahiplenilmesi ve bunun önemli bir yaşam sorunsalı olmasıdır.

TİMİS’in oynayacağı bu ilk oyun gerek çalışma süresi, gerekse tecrübe bakımından bir eğitim prodüksiyonu olarak düşünüldü. Yaklaşık 1.5 ay süren bu süreç, dinamik bir reji kadrosu kullanılması açısından önemli bir denemeydi. Bu şekilde hem tüm kadronun dramaturjiye katkısı sağlandı hem de ortak bir çalışma-çalıştırılma tecrübesi kazanıldı.

Oyun Hakkında:

Oyunda kendimizi her yerde rastlayabileceğimiz; kendi içine kapanık, çıkar arzuları ve iş yapma budalalıklarıyla dolu uyuşuk bir memur dünyasında buluruz. Bu kurumda yeni bir resmi dil tanıtılır bize: Pitidapça. Yazışmanın ve “mevki ilişkisinin” çok önemli bir yer aldığı bu dünyada, işleri kolaylaştırmak için üretilen bu yeni bürokrasi dili, gündelik konuşma dilinden doğan karışıklıkları sözde ortadan kaldıracak, hiçbir sözcüğün başka bir sözcükle karıştırılmamasını sağlayacaktır. Başka bir deyişle dil, bütünüyle bürokrasinin üretim ve tüketim aracı olmaya doğru yol almıştır. İnsanlar ise bu halde çalışırken hem alabildiğine acınası hem de gülünç durumlara düşerler. “Olanların sorumlusu” sorusu ise hiçbir zaman tek hedefli bir soru olmayacaktır. Çünkü kendi zayıflıkları sonucu bireyselliğini yitirerek bu çarkın dişlisine dönüşen her insan bunun biraz sorumlusudur.


“Bildirim” genel olarak dilin büyüsünü ele alan ve ancak kendi iç mantığıyla anlamsızlıktan kurtulan saçma bir toplumu sahneye taşıyan bir insan-toplum benzetmesi sayılabilir. Fakat metin bu benzetmeyi öyle bir ironi ile yapar ki, onda sıra dışı bir saçmalığı değil, her an bu saçmalığa dönüşebilecek olan kendi hayatımızı buluruz.

Hiç yorum yok: