Salı, Ocak 14, 2014

Oyun Sonu


Tarih: 14 Ocak Salı, 20:30
Yer: İtü Kültür ve Sanat Birliği Oditoryum
Rezervasyon;
0507 452 1551
0505 481 8593
İletişim;
timisoyunculari@gmail.com
https://twitter.com/
Timis Oyuncuları, Nobel ödüllü İrlandalı yazar Samuel Beckett’in en önemli yapıtlarından biri olan Oyun Sonu ile seyircisini bir buluşmaya çağırıyor. Beckett’in Godot’yu Beklerken oyunun ardından yazmış olduğu, bir devam oyunu olan Oyun Sonu kimilerine göre kötücül bir tragedya, kimilerine göre ise umutsuz bir sarkazm. Şüpheli, kışkırtıcı bir anlamsızlık; davetkâr ama sıkıntılı bir eğlence…
Nell: Hiçbir şey mutsuzluktan daha gülünç değildir..

Oyun Sonu:

Oyunun merkezindeki Hamm karakteri kör ve kötürümdür. İhtiyaçlarını ise yürüyebilen ancak oturamayan Clov karşılamaktadır. Karşılıklı bir bağ(ım)lılık ilişkisi yürüten bu ikili birbirleriyle de birbirleri olmadan da yapamazlar (“Ne seninle ne de sensiz”…). Hamm’ın bacaklarını kaybetmiş, atıllaşmış annesi (Nell) ve babası (Nagg) da bu zorunlu ilişkinin bir parçasıdırlar. Ne kadar süredir paylaştıkları bilinmeyen bu belirsiz oyun sığınağında beklerler. Harekete dargın, söze susamış, kimi zaman suskun.. Beklerler. Beklerken fark ettikleri ya da hep farkında oldukları ‘o’ eksikliği gidermeye, ‘o’ boşluğu doldurmaya çalışırlar. Varlıklarının da yokluklarının da dolduramadığı o boşluğu…

Sonu Beklenen Bir Gösteri:

Clov: Ne işe yarıyorum burada?

Hamm: Bana replik veriyorsun.

“Dünya bir oyun sahnesidir” diyen yazarlara göz kırpan Beckett bu vesileyle çok katmanlı bir oyun yapısı kurarak bizleri, o ‘görkemli’ gösteri dünyasının penceresinden varolmanın heyecan ve ızdırap dolu doğasını anlamaya davet ediyor. Kıyametin yaklaştığı belirsiz bir zamanda belki de bir gösteri mekanından bozma bir yerde varolmaya çalışan varolup olmadıkları bile bilinmeyenlerin öyküsü/öyküsüzlüğü.. Bol bağlaçlı, çok anlamlı belirsizlikler... Biz de, her defasında bu belirsizliklerin arasında tehlikeli bir yolculuk yapıyoruz. Onların sorduğu tüm soruları bu yolculukta biz de kendimize soruyoruz. Sonuçlandırmıyoruz. Sonlandıramıyoruz. Tıpkı onlar gibi sonu getirmeye çalışıyoruz ya da hiç. Bir sona ulaşmak (ya da ulaşmaya çalışmak) mümkün müdür? Bir sonu geciktirmek? Bilmiyoruz. Bekliyoruz. Bekledikçe büyüyen o boşluk. Tamamlanamamışlık. Eksiklik. İlerliyoruz…

Hamm: … Son başlangıcın içindedir, gene de sürdürürsün…

Oyuncular

Mehmet Haşim Açanal

Şule Akın

İbrahim Hakkı Usta

Duygu Yağcı

Reji

Ulaş Adiyan

Onur Çakmak

Işık ve Müzik Uygulama

Ozan Fırat

Dekor Tasarım

Duygu Yağcı

Afiş Tasarım

Mustafa Yağcı

Çeviri

Genco Erkal

Hiç yorum yok: